Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu

15 Ara 2016

Kış ve Kreş İçin Bağışıklık Desteklerimiz....

Kreşe başlayan çocuk çok sık hasta olur denir. Biraz doğru biraz yalnış bir önerme. Kreşe başlayan çocuk farklı ortamdaki ve farklı floraya sahip kişilerdeki mikroplarla tanışır. Ve evet bağışıklık sisteminin durumuna göre bu mikroplardan etkilenir.

Ömer Çağan temmuz ayında kreşe başladı. ve hoooooopppppp ilk hafta yüksek ateş boğaz enfeksiyonu. Yaz günü yüksek ateş hiç çekilir birşey değil. Tabii doğru düzgün hastalanmamış bebeye sahip bende biraz dumura uğradım bu durum karşısında. Yaz günü bunlar olduysa kışın acaba bizi neler bekliyor dedim.

Sonrasında eylül ayı itibari ile başlayan burun akıntısı ve öksürük döngüsüne girdik. Burun akıyor peşine öksürük geliyor. Çocuk 1 hafta iyi geziyor. Bunun sonunda bu döngü tekrarlanıyor. Ama okula devam ediyor keyfi, iştahı yerinde, atlıyor,zıplıyor,oynuyor.

İlaçları sevmiyorum,ilaçları sevmeyen bir doktorumuz var. Evimizde dolven ve calpol dışında soğuk algınlığı başka ateş düşürücüler yok ve ben gerçekten isimlerini de bilmiyorum. elbette gereksiz ilaç kullanmamak bağışıklığı oldukça güçlendiren bir durum. gerektiğinde ilaçlar önemli ve gereklidir.

Bütün hastalıklar bağışıklık meselesidir. Kreşle ,salgınla,bakteriyle ilgisi yoktur. Bağışıklığın güçlüyse o hastalığa yakalanmayız, yakalansak bile hafif şekilde atlatırız.

Kreş ve özellikle sonbaharın gelişiyle başladığımız destekleri sıralayacağım şimdi.

1) Bal,limon,zencefil



Küçük kavanozlara haftalık hazırlıyorum ve sabahları evden çıkmadan bir kaşık veriyorum. Eğer öksürüğü var ise gece yatmadan da veriyorum. Genelde balı seviyor sorunsuz yiyor.

2) Möller's Balık Yağı



Balık yağı beyin gelişimi ve bağışıklık için oldukça faydalıdır. Doktorumuzun tavsiyesi ile 1-2 yaş arasındaki dönemde hergün kullandık. Şu anda da kış döneminde 2 günde bir hasta olduğunda ise hergün olacak şekilde kullanıyorum.

3) Kefir



Evde yaptığım kefiri Ömer Çağan çok seviyor. Yaz döneminde ara vermiştim ancak yine başladım.
Probiyotik besinler bağırsak florasını düzgün tutarak bağışıklığı güçlendirirler.

4) Keçiboynuzu Özü;



Eczaneden soğuk pres alıyorum. Ömer Çağan severek tüketiyor. Daha önce hakkında yazmıştım.
devamı »

5 Eyl 2016

Sana Vurana Ne Yapmalısın?





Son günlerde memleketin içinde bulunduğu durumlarda bir ebeveyne düşen en ama en büyük sorumluluğun vicdanlı bir evlat yetiştirmek olduğuna inanmış bulunuyorum.

Son zamanlarda öyle büyük vicdansızlık örneği gördüm ki, öyle katı kalpler gözler önüne serildi ki, tek ama tek dileğim vicdanlı ve merhametli bir çocuk yetiştirmek başka birşey değil.

Hatta bu vicdanlı olma öyle bir özellik ki artık benim için bence karşı cinste de aranılan en önemli kriter olmalı.

Hayır diyebilen çocuk yetiştirebilmek de işte bu konunun başka bir uzantısı. Birileri birine dezavantajlı baskı, zorbalık yaparsa,yanlış yaparsa çocuğum ona DUR diyebilecek mi? Karşısında durabilecek mi?

Bu işlerin bir diğer boyutu da, çocuğum kendisine karşı yapılan haksızlığa karşı nasıl duracak,sineye mi çekecek yoksa karşı koyacak mı?

Çocuklar arasında vurma,itme davranışları küçük yaşlarda görülebiliyor. Ben Ömer Çağan a hep başkasına vurmaması gerektiğini, kendisine de vurdurtmaması gerektiğini söyledim. Sana vurana sen de vur hatta sana bir vurana sen iki vur diyen çok insan var. Benim kendi doğrularımda  insanın kendine vurdurtmaması gerektiği var. Bilmiyorum doğru mu yapıyorum ileride çocuğum ezilen taraf olur mu?

Çocuğumun ezen tarafta olmasını hiçbir zaman istemem. Ancak vermeye çalışılan vicdan ,merhamet,iyi niyet özelliklerinin karşısına bir dezavantaj olarak çıkması ihtimali de canımı sıkmıyor değil.

Neden bazı çocuklar birbirlerine karşı oldukça acımasız davranıyorlar. Bu tür davranışları nerede nasıl öğreniyorların cevabı sanırım evde.

Ezen ezilen taraf olmak zorunda mı bunu da anlamıyorum. İyi olmak, iyi olmaya çalışabilmek bu kadar zor olmamalı!!!
devamı »

18 Ağu 2016

3 Yaşa Az Kalmışken Uyku Sorunları....




Meşhur 0-3 yaş dönemi artık bizim için son buluyor. 2 ay sonra Ömer Çağan artık bebeklik dönemini tamamlamış çocukluk döneminin ilk adımını atmış olacak. Uyku,uyku,uyku diye sayıklayan bir Türk anasına çok büründüm bu 3 senede.

Şimdilerde bir hamilelik haberi aldığımda dilimden dökülen ve kalbimden geçen ilk sağlık sıhhatse ikinci uyuyan bir bebek temennisi oluyor. Yeni anne için edilecek en önemli duanın yemek sever ve uyku sever bebek olduğuna inanıyorum. Kolik,gaz, diş çıkarma,büyüme atakları bir şekilde geçiyor. Çünkü hepsi bir süreç ve zamanı gelince bitiyor.

uyku eğitimi,uyku alışkanlığı gibi kavramlar havada uçuşuyor. Her anne kendince bir anlam yüklüyor,reddediyor ya da benimsiyor. Ben en başından beri uykusu tıkır tıkır yolunda gidenleri ayırıyorum. İster lohusalık dönemi,ister bebeğin fizyolojik durumu,isterse bakım düzeni olsun uykusu dert çocuklar için anne babanın emek sarfetmesi şart!!!

Ben uykudan çok çektim ve inanmayacaksanız ama hala çekiyorum :) Ağladım, zırladım,uyku eğitimi verdim,silbaştan aldım ,beraberde yattım,odasını da ayırdım,sonuç olarak hemen hemen herşeyi denedim. Uykusu yolunda gittiği dönemlerde benim payımın sadece %50 olduğunu artık çok iyi biliyorum. 18 aylık olduğunda geceleri daha az uyanmaya başlamıştı.24 aylık olduğunda uykuları bayağı düzenliydi. 26 aydan sonra memeyi de bırakınca neredeyse deliksiz uyumaya başlamıştı. Şu anda 34 aylık ve gece mutlaka 1 kere çişe kalkıyor. Ama bu sıcak yaz günlerinde mutlaka su içmek içinde kalkıyor , yani hala deliksiz uyumuyorum ama daha iyi uyuyorum.

Ama şimdi de başka bir durum var. Uyumak değil uykuya gitmek mesele.

Ömer Çağan ı hala ben yatıyorum. Malesef hadi iyi geceler diyip ışığı söndürüp çıkamıyorum henüz. Uyku saatinden önce oyun oynuyorsak ya da çizgi film izliyorsa 5 dakika sonra uyumaya gideceğiz diye haber veriyorum. Bunu söylemezsem oyunun da çizgi filminde sonu asla gelmiyor. Yani öncesinden hazırlıyorum.  Yıkıyorum giydiriyorum odasında masal okuyoruz. Arabaları ile oynamak istiyor,dışarı çıkmak istiyor,babasına gitmek istiyor,çişi geliyor,hatta kakası bile geliyor,bizim yatakta yatmak istiyor,bir tane daha masal anlatmamı istiyor,su iistiyor yani istekleri son bulmuyor.  Bir şekilde ikna edip yatağa sokabildiysem yatakta 866 kere dönmeler, saçımla oynamalar,yine uykum yok demeler. Bazen 1 saatten fazla uğraşıyorum ve gerçekten harcadığım bu zaman için üzülüyorum.

Uyuması 22:30 u  buluyor. Haftanın 3 günü okulda. Sabah kalkma saati sabit 07:30 ve 2 haftadır öğlen okulda uyumak istemiyor ve uyumuyor. Evde bir şekilde ikna ediyoruz ama okulda uyumayan bir grup çocuk da olduğundan oyuna da doyamadığında uyumuyor. Akşam 19:00 da artık iyice  huysuzlanmaya başlıyor. Eğer olduysa da ve sabah 1 saat geç kalktıysa evde de uyutamıyoruz.

Uyumasa da akşam yatağa gitmek yine mesele ve neredeyse erken dahi yatmıyor. Aynı replikler tekrarlanıyor sadece daha kısa sürede uyuyor  çünkü çok hem de çok fazla yorulmuş oluyor. Tüm bu yorgunluğa rağmen gece yine de deliksiz uyumuyor. Dün gece 3 kere uyandı mesela. Çiş yaptı,su içti ama uykuya hemen dönebiliyor. Bende yatağıma hızlıca dönebiliyorum.

Bir de şu haydi yatağına iyi geceler kısmına gelebilseydik. Her zaman söylüyorum zaman geçtikçe önemini daha iyi anlıyorum. Büyümeden ,henüz her şeyin farkında değilken kendi kendine uyumaya alıştırın şu yavruları. Büyüdükleri herşey çok zorlaşıyor. 3-4 yaş arası çalışacağımız ve uğraşacağımız kavram bu demek ki.
devamı »

22 Tem 2016

Kreş Seçimi.... Okul Öncesi....

Ömer Çağan okullu oldu. Henüz çok yeni. Ancak ben uzun zamandır kafa yorup düşünüyordum.




Belli yerlerle görüşmeler yapmıştım. Çocukları okula giden arkadaşlarımın fikirlerini almıştım.

Baktığımda çevreme göre yeterince hırslı değil gibi duruyorum. Çocuğumun mutluluğu öğreneceği üç beş yabancı kelimeden daha önemli benim için.

Her anne gibi bende oğlumun en iyi şartlarda yaşamasını ve en iyi eğitimi almasını istiyorum. İstiyorum ki ileride kendi ayakları üzerinde durabilecek donanıma sahip olsun. Bu donanıma sahip olabilmesi içinde eğitim ve öğretim şart. Gideceği okula karar vermek çok zor. üstelik ilkokuldan bahsetmiyorum gideceği kreş ,yuva bile dert haline geldi.

En iyi okullara erkenden kayıt yaptıran bir sürü insan var çevremde. Nasıl bir yarış varın siz düşünün. Ben bunların arasında olmayı şimdiden istemiyorum.

Ömer Çağan 3 ay sonra 3 yaşında olacak. Şu anda tek istediğim mutlu olması, oyun oynaması, şarkılar söylemesi, koşup  enerjisini boşaltması ve en önemlisi arkadaş edinmesi. ^yaşında zoraki bir hırsla bilmem kaç tane yabancı dil ders görmesinin kime ne yararı olacak gerçekten çözebilmiş değilim. Bu durum son yıllarda moda haline gelmiş durumda. Anneler arasında hırsla kim nereye gidiyor neler görüp öğreniyor şeklinde bir yarış söz konusu. Ben şu anda bunların arasında olmak istemiyorum. O nedenle de seçimimi böyle bir okuldan yana kullanmadım.

Neden bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim. Çevremde oğlumla yaşıt çocukları olan çok anne var. Hepsi çok ünlü okulların okul öncesi programlarına dahil oldular.  Ve çocukları çok yoğun program ile çift dil öğreniyor. Ben çocukların çift ana dille büyüyebileceğine inanıyorum ancak bunun zorlamayla olmasına karşıyım. Henüz oyun çağındaki bir çocuğun hangi yoğunlukta nasıl bir programla sular seller gibi İspanyolca konuşacağını merak ediyorum. Merak ediyorum ama arkasından başka bir soru geliyor? DEĞER Mİ?

Ben okul seçimini nasıl yaptım? Annelik içgüdülerimi dinledim. Bu okulda tüm çocukların çok mutlu olduğunu gördüm.  Küçük bir okul , kendini güvende hissettiriyor, herkes herkesi tanıyor. Bir sürü arkadaşım tanıdığımın çocukları burada. Masallar,müzik ve oyun en önemli kural. Çocuğun kendini iyi hissetmesi için çabalıyor herkes. İsmi BAŞKA DÜNYA. Gerçekten de çocuklarımıza bambaşka bir dünya sunuyor.

Elbette yabancı dil desteği de var. Kulak dolgunluğu olması çocuğumun birkaç kelime öğrenmesi yeterli benim için.

Ben çocuğumun sosyal olmasını, sıraya girmeyi ve sakince beklemeyi öğrenmesini istiyorum. Kendi problemlerini kendi çözebilmesi için ilk adımların bu yaşta atıldığına inandığımdan yaşıtlarıyla geçireceği zamanlarda mutlu olması tek dileğim. O yüzden 2-3 yaşında bir çocuğu anaokuluna gönderirken aşırı beklenti içinde olmak faydadan çok zarar verir, diye düşünüyorum.
Artık Ömer Çağan da okullu oldu. BAŞKA bir DÜNYA nın kapılarını açtı.
devamı »

8 Haz 2016

Tuvalet Eğitimi...Sokaktaki Son durum Çözülen Sorunlar...






Son tuvalet eğitimi yazımda   sıkıntılarımızdan ve Ömer Çağan ın ısrarla tutmasından bahsetmiştim.

Bol konuşma ile sorunu  zamana da yayarak büyük oranda çözdük ama hala dışarıda asla yapmak istemiyordu.

Bir kaç sefer lazımlığını da yanımıza aldık ve öyle çıktık çişi geldiğinde de lazımlığına yaptı ama biliyorsunuz ki bu da hiç öyle kolay birşey değil. Potette portatif lazımlıkta Ömer Çağan için yeni bir yerdi. Malesef o süreçte bizim hayatımızı kolaylaştırmadı.

Pet şişe erkek çocukları için dışarıda büyük rahatlık. Ama gel gör ki yerini yadırgayan sevgili oğlum için bu rahatlıktan bahsetmek imkansız.

İtiraf ediyorum mecbur kaldım ve babayla birkaç kere tuvalete girmesini sağladım. İki kere izlediğinde de bizim hayatımız değişti. Herhangi bir tuvalete ayakta tuttuğumda ve pet şişeye de yapmaya başladı. Kocaman bir oh çektik.

Kaka kısmı da uzun konuşmalar sonucunda bir daha krize dönüşmeden çözüldü. Her kaka yapışında onu tebrik ettim. Kakasıyla vedalaşmasını sağladım ve hep " Bak ne güzel rahatladın. Sen büyüdün artık " gibi telkinlerde bulundum.

15 gün sonunda oldukça yol katetmiştik ve 1 ay sonra krizlerimiz bitti. Şimdi sorunsuz bezsiz günlerimize devam ediyoruz.

Eğitime başladığım günden itibaren gece de bez bağlamadım. Ama öncesinde hep kontrol etmiştim ve zaten kuru kalıyordu. Bir kaç kaza yaşadık ancak gece eğitimi bizim için çok sorun olmadı. Çünkü zaten kuru kalabildiğinde eğitime başlamıştım bu nedenle o da gereksiz özgüven kaybı yaşamadı.

Erkek çocuk olmanın en avantajlı yanı dışarıda minimum temasla tuvaletini yapabiliyor oluşu. Pet şişeleri mümkün olduğunca biriktiriyoruz. Trafikte ya da wc bulamadığımız her yerde imdadımıza koşuyor.

Dışarıda ki tuvaletler gerçekten pis. Çocuğu oturtmadan önce dezenfekte etmek gerekiyor. Bu nedenle ben oturtmuyorum elimden geldiğince. Biberon vs. konusunda hiç hijyen takıntısı olmayan ben iş tuvalete gelince ciyak ciyak elleme dokunma diye bağırırken buluyorum kendimi.

Son düzlük maceralarımız da böylece tamamlandı. Önümüzdeki günlere bakacağız.
devamı »

27 May 2016

İtiraf: İkinci Çocuğu Yapmaktan Korkuyorum....



Ömer Çağan 31 aylık. 3 yaşını bitirmeye az kaldı. Meme emme, ek gıda, uyku düzeni ve düzensizliği,memeyi bırakma , tuvalet alışkanlığı derken büyüdü ve tüm bu dönemler bitti.

Bu arada çocuklu hayata ben de iyice alıştım. Onsuz bir hayat düşünemiyorum. Şimdi bir de bıcır bıcır konuşuyor, bizimle sohbet ediyor ya harika bir dönem bu dönem. Birlikte çok eğleniyoruz. Ailecek geziyoruz arada anne-oğul yemeğe çıkıyoruz. Anlayacağınız zor dönemler bitti artık her şey çok keyifli.

Ortada bir sorun var. İkinci çocuk meselesi

En başta kocam bu aralar bunu sürekli dile getiriyor. Sonra da çevreden gelen sorular. "Kardeş ne zaman yapacaksın?" Çalışan bir anneyim ben ve ikinci çocuk meselesinde düşünmem gereken bir de iş hayatım var. Düşünmüyorum diyorum çünkü aynı sıkıntıları bir daha yaşamaya cesaretim yok.

Sıkıntı!!! İtiraf ediyorum ilk 6 hatta 9 ay bana çok zor geldi hem de çok zor. Güzel tarafları yok muydu. Çok vardı. Ama oğlumun uyku problemi ve sakin değil aşırı hareketli bebek oluşu beni çok zorladı. Gece de 12 kere uyanmak, koltuk minderi misali oturup saatlerce emzirmek,göğüs ucu yaraları, uyku düzeni sağlayacağım diye hafiften oynatmak...

...korkuyorum işte.

Tüm bunları yeniden göğüsleyememekten korkuyorum

Kendime ayıracak yine 5 dakika bulamayacağım diye korkuyorum.

Gecede 12 uyanmaktan korkuyorum

İş hayatım??? İlk çocuğum gibi 1 sene ikinci çocuğumunda 24 saat yanında olamamaktan korkuyorum

Hani derler ya ; İlk çocuğu kendiniz için ikinci çocuğu kardeş olsun diye yaparsınız.

İşte benim ruh halim. Ben kendimi iki çocukla düşünemiyorum. Ama şu da bir gerçek ikinciyi yapmadan birinci hep zor gelecek. Tüm anneler ikincinin kolay büyüdüğünü söylüyor. Ama ikinci de emiyor gece 20 kere kalkıyor, emeklemesi,yürümesi,tuvaleti aynı aşamalardan yine geçiliyor. Beni de korkutan o ilk aylar zaten.

Ama çok çocuklu ailelere bakıyorum. Kalabalık ailelerin neşesi de başka oluyor.

Bir itiraf daha. Aslında ikinci bir bebek de özlüyorum. Sanırım normal değilim. :)))

Korkularımdan biraz arınabilirsem ikinci çocuğu da planlayacağım ama işte korkularım ağır basıyor.

Ama biliyorum tünelin ucunda her zaman ışık vardır.


devamı »

3 May 2016

Tüm Unutkan Anneler’in Anneler Günü kutlu olsun!

Anneler Günü geldi çattı… “Hep daha iyisi” diyerek bebeklerin ve annelerin isteklerine her zaman en iyi şekilde cevap veren, Türkiye’nin yeni bebek bezi ve ıslak havlu markası Sleepy, Unutkan Anneler’e teşekkür ederek onları unutmadığını gösterdi.

Bir zamanlar uyku kelimesini en sıcak kelime olarak tanımlayan, %50 indirimleri ve yeni sezon çantaları kaçırmayan, en son çıkan filmlere en önce giden, yemek keyfinden asla ödün vermeyen, küçük bir temizlikten sonra bile en az 3 saat dinlenen ve fönsüz dışarı adımını atmayan ama bir gün, dünyalarını değiştiren o büyük mutluluk ile birlikte dünyaları unutan tüm Unutkan Anneler’in Anneler Günü’nü büyük bir coşku ile kutladı.

Kendilerini çocuklarına adaya Unutkan Anneler’i unutmayan Sleepy, Anneler Günü için özel olarak hazırladığı ajandası ile de tüm annelerin kalbini çalmayı başardı. #unutkananneler hashtag’ini kullanarak Instagram ve Twitter sayfalarında paylaşımda bulunan ve Mayıs Ayı boyunca market.sleepy.com.tr adresinden alışveriş yapan herkese dağıtılacak bu ajanda ile tüm bir yıl mutluluk ve bol bol gülümsemeyle geçecek.

http://www.unutkananneler.com/

Sleepy, en sevdikleri pastanın son dilimini her zaman çocuklarına ayıran ve gerçek sevginin ne anlama geldiğini varlıklarıyla kanıtlayan Unutkan Anneler’e “İyi ki varsınız…” diyor ve kalpten bir teşekkür gönderiyor.

 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

devamı »

28 Mar 2016

Tuvalet Eğitimi...( Sorunlar)

Aslında daha okuduklarımı ve öğrendiklerimi yazıp endi maceramızı öyle anlatacaktım fakat işler bir anda tersine dönünce önce bizimkini yazmak istedim.




Ömer Çağan tuvalet eğitimi ile ilgili sinyaller vermeye başlamıştı. kıyafetle lazımlığına oturuyordu arada bezini çıkarıp çiş yapmışlığı da vardı. Geceleri de kuru kalabiliyordu, aynı zaman da gece uyanmalarının hepsinin çişi geldiği için olduğunu da farketmiştim. Tam zamanı dedim bir sabah uyandık bezi attık.

İlk gün elbette bol kaçırmacalı geçti ancak ikinci epey yol almıştık. Üçüncü gün ise sadece 1 kaza ile günü kapatmıştık. gece gündüz çaba harcamadan çiş ve kaka olayı çözülmüştü. Nasıl mutluyum anlatamam. Peşinde dahi dolanmıyorum. Ömer Çağan çişi geldiyse yanıma geliyor ben her neredeysem ve " anne çiş geldi" diyor gidiyoruz yapıyoruz.

Eğitimde evde olarak 1 haftayı tamamladıktan sonra bir pazar sabahı ailecek kahvaltı için dışarı çıkalım dedik. Sadece iki saat. Evden çıkmadan Ömer Çağan a durumu anlattım. Anlaştık karşılıklı ve yola koyulduk.

Bir ara çiş geldi dedi ve gel bakalım burada tuvalet neredeymiş dedim. Gittik ama yapmayı kesinlikle reddetti. Ve sonrasında ara ara bana sürekli " anne çiş yok" dedi. Üzerine varmadım zaten çok da oturmadık eve geldik. Yolda uyudu uyandı hala tutuyor. Eve gelince bir süre sonra yaptı ama sonrasında iki ileri bir geri gitmeye başladık.

- " anne çiş geldi"
 " gel hadi gidelim"

Bu arada tuvaletin kapısından içeri gireceğiz ki;

" anne çiş yok"

Ama ikinci de yapıyordu. Sanırım o gün kakayı da tutmuş ve onun da sıkıntısını yaşadı çünkü kaka da yapmadı.

Ertesi gün işe gittim ve öğlen apar topar eve dönmek zorunda kaldım. Ömer Çağan ağlıyor ne çiş ne kaka yapmıyordu. Eve gittim ne çiş ne kaka yapmak istemiyor. Sürekli

" çiş yoooooook" diyor ve kıvranıyor. İyice sıkışınca da;

" anne çiş yoook de" sanki ben dediğimde o çiş geri gidecek.

Bezini taktım ve artık bezin var rahatla istediğin zaman istediğin şekilde yap dedim. Maalesef bezi de kabul etmedi. Çıkarmadım Bol kefir ve lifli besinler vererek kakasını da yaptı ve nispeten rahatladı.

Ancak hala çiş yok deyip duruyor. Bu ara kızı ile ilgili aynı sıkıntıları yaşadığını bildiğim öğrenenanne ile yazıştık. Tek tavsiyesi panik yapma rahatla oldu ve bende öyle yapmaya çalıştım. Bezi yine de taktım ve o kıvrandıkça ;

"anne çiş yoooooook" dedikçe

" tamam çiş yok sen oyna " dedim.

Ertesi sabah kahvaltı da altında bez olmasına rağmen hala kıvranıyor. Hala " çiş yooook de" diye bağırıyor.

"Ömer Çağan herkes çiş yapıyor ve o çiş naparsan yap gelecek. Şimdi git ister koltuğun üstüne yap, ister bezine yap ,istersen de tuvalete yap ama bana çiş yok deme çünkü o çiş sen ne yaparsan yap gelecek " dedim.

Mucize " anne tuvalete yapıcam" dedi ve gittik yaptık. Bezi de çıkardı.

Kaka olayı hala tam olarak düzelmedi. Bezine yapsa keşke diyorum ama onu da kabul etmiyor. İki gündür tutuyor mesela ve öyle olunca da haliyle yaparken canı yanıyor. Kabız değil tuttuğu için bu durumda. Bunu nasıl aşacağım hakkında henüz bir fikir edinemedim maalesef.

Biz de son durumlar böyle. Tuvalet eğitimi maceramız beni en çok zorlayan kısım oldu. Okuduklarımın özet yazısını da en yakın zamanda yazacağım ama öncesinde kaka meselemizin çözüme kavuşması şart. Ruhen oldukça yoruldum çünkü.

Ayrıca iki gün önce ateşlendi. Nedenini bilmiyorum. Azı dişi patlamış çok hafif burun akıntısı oldu ya da tek nedeni stres bilemiyorum. Umarım bu dönemde çabucak geçer.
devamı »

23 Mar 2016

Hoşgeldin Yeni Yaşım.....

Bugün benim doğum günüm.

Çoook yıllar önce annemin ve babamın bana sahip oldukları günden beri dahilim hayata.

İtirazım yok yaşananlara. Hepimizin günleri, geçirecekleri var. Ben de üstüme düşeni yaşıyorum ve fakat bu arada yıllar gibi yaşlanıyorum :)

Ağırbaşlı mı oldum ağırkanlı mı bilinmez ama ruhum da değişiyor yaş aldıkça

Hayal kırıklıklarım, kırgınlıklarım eskisinden daha çok canımı yakıyor, Boşşşverrr demekte zorlanıyorum artık belki de
Duyduğum her çocuk ağlaması yüreğimi yakıyor, paniğe kapılmama neden oluyor
Çiçeklere ve hayvanlara daha yakından, daha detaylıca bakıyorum ama bu yaptığıma da bir anlam veremiyorum

Bedenim değil ruhum da yaş alıyor her sene.

Hiç itirazım yok dedim ya, hayatın her halini seviyorum sanırım. Sadece biraz daha ona katılmaya ve kokusunu, büyüsünü içime çekmeye ihtiyacım var belki de. Daha dahil, daha yakın, daha içinde yaşanmalı yaşam.
32. yaşım geçmiş hatalarımdan en doğru dersleri çıkaracağım,yepyeni bir hayatın giriş kapısı gibi duruyor işte tam karşımda.Yeni ,bembeyaz tertemiz bir sayfayla yeniden umutla ve coşkuyla merhaba dememi bekliyor kendisine.

Yaşam hedeflerim daha bir kesinleşti sanki; yeni yaşım bana daha fazla akıl,daha fazla sağduyu,daha fazla özeleştiri yapma gücü ve cesareti eklesin.

Hep söylerim 20 eşiktir ve o eşiği atladınız mı seneler hızla geçer, anlayamazsınız diye. Hayatımda her yaş yeni şeyler öğretti ve yeni dersler verdi bana. Bundan sonrası da böyle olacak eminim. Bu yüzden hiç korkmadım yaş almaktan. Her yaş tecrübedir çünkü, olgunluktur, güçtür belkide…

Hatalarım oldu ve hiç utanmadım onlardan, çünkü bildim ki o hatalar daha az hata yapmayı öğretti bana… Günahlarım oldu saklamadığım, çünkü bildim ki günah işlemeden tövbe edemezdim asla…
Kavgalarım ve küslüklerim oldu yaşamaktan gocunmadığım, çünkü bildim ki yeniden savaşmak gerektiğinde daha güçlü olamazdım asla…

Büyüdükçe hayattan neleri bekleyebileceğini daha net görüyor insan. Her geçen yaş daha iyi tanıyor kendini, daha çok dönüyor içine, ne istediğini, neye tahammül edemediğini, kendi huyunu, suyunu, korkusunu, sınırlarını, arzularını keşfediyor. O yüzden korkmayın yaş almaktan, büyümekten, olgunlaşmaktan. Her yaş getirdikleriyle güzeldir.

Yüzümdeki her çizginin bir anlamı olacak aynaya baktığımda, kiminde belki 18’li yaşlarımdaki bir asiliğimi, kiminde 30’lu yaşlarımdaki bir kavgamı, kiminde 50’li yaşlarımdaki bir hastalığımı hatırlayacağım ama hepsi ben olacağım.

Yanımda, yakınımda, yüreğimde, telefonun ucunda, kamerada, videoda, fotoğrafta yada bir şarkıda,
Sesiyle, nefesiyle, mesajıyla, kokusuyla yada dokunuşuyla hatırlayanlara sonsuz teşekkürler.

Hoşgeldin 32 yaşım. Yeni yaşım, hoşgeldin bana. Seni aldım ve kabul ettim. Güzellikler getir bana....

devamı »